Cinepopularica: 1989
1989 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
1989 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

3 Şubat 2018 Cumartesi

Do the Right Thing / Doğruyu Seç 1989


Bir zamanlar Brooklyn'de



Hollywood, gündemine taciz skandallarını almadan önce, siyahi oyuncuların geri plana itilmesini tartışıyordu. Söylenen o ki, ne kadar yetenekli olursa olsun siyahi oyuncular için rol yaratılmıyor, siyahlar, beyazlar kadar kaliteli yapımlarda başrol oynayamıyordu. Irkçılığın başka bir boyutu, sıradanlaşmış ırkçılıktı bu düpedüz. Hal böyle olunca filmlerine baktığım yönetmenlere bir Spike Lee eklemenin zamanı gelmişti. Amerika'da siyahi hareketin sinemadaki öncüsü ve en önemli ismi diyebileceğimiz Spike Lee'nin ilk önemli filmi Doğruyu Seç, Brooklyn'de sıradan ırkçılığın komediyle harmanlanan eleştirisi olarak okunabilir. (Bu arada Afro-amerikan demek yerine doğrudan çeviriyle siyah diyeceğim. )


Oğulları Pino (John Turturro) ve Vito'yla (Richard Edson) birlikte Brookyln'deki siyah mahallesinde pizzacı dükkanı işleten Sal (Danny Aiello), gerçek bir İtalyan kökenli Amerikan fanatiğidir. Al Pacino'dan, Sinatra'ya bütün İtalya kökenli Amerikalı ünlülerin fotoğraflarını dükkanına asan Sal, tüm ısrarlara rağmen siyahların fotoğraflarına yer vermez. Yanında çalışan Mookie (Spike Lee) de dahil olmak üzere bütün siyahiler sonunda bu durumu boykot etmeye başlar ve protestolar sırasında Radio Raheem (Bill Nunn) , polis tarafından öldürülür. 


Spike Lee'nin başlangıç dönemini ben de henüz izleyebiliyorum. Merak edip yaptığım ön okumalarda popülist bir söylemi aşamadığını sıkça okudum. Kabul ediyorum ve anlaşılır buluyorum bu tür eleştirileri, fakat buradan bakıldığında Amerikalı siyahların protest tavırlarının sınıfsal değil de kökencilik üzerine değerlendirilmesi gerektiğini ıskalayabiliriz. Spike Lee, tabiri caizse siyahlara gaz veren filmler çekiyor bu anlamda. Ağlak ya da ezik olmama kaygısıyla kararsızlık ve tuhaf bir protest  tablo çizdiğini söylemem gerekiyor. Bu söylediklerimi elbette bu filmi baz alarak söylüyorum. Renkleri ve karakterleri kullanma biçimi mükemmele yakın olan Spike Lee sinemasında ilerledikçe bakalım neler göreceğiz. 


Filmin Fragmanı

23 Ocak 2018 Salı

Kuroi Ame / Siyah Yağmur 1989



Dünyayı sarsan o gün



6 Ağustos 1945'in Japon insanının bilincinde yarattığı tahribat, aynı zamanda Yirminci Yüzyıl tarihinin en vahşi trajedisini işaret ediyor. Tüm toplumu ateşe veren bu barbarlığın, Japon insanının gözünden nasıl göründüğüne dair, nedense, fazla film çekilmemiş. Nuberu Bagu'nun bayrak ismi Shohei Imamura aynı zamanda yeniden inşa ettiği gerçekliğiyle bu konuya eğiliyor. Siyah Yağmur, atom bombasının öncesi, olay esnası ve özellikle sonrasında insan hatırasına verdiği acı zararı gözler önüne seriyor. 


Masuji Ibuse'nin romanından uyarlanan film, gelinlik çağındaki Yasuko'nun (Yoshiko Tanaka) evliliğe giden yolda atom bombasıyla değişen hayatını aktarıyor. Toplumdaki bomba paranoyası ve özellikle radyoaktif ölümler öyle acı bir tablo yaratıyor ki Yasuko'nun düğünden de evlilikten de uzaklaşması da hikayenin öznel yanını temsil ediyor. Geri planda toplumu derinden sarsan olaylar gelişirken okuyucunun özdeşleşebileceği bir karakter etrafında, onun ruhunu da dönüştüren kişisel ve toplumsal değişimler, tipik bir dönem romanını tanımlar. Siyah Yağmur da bu çatıya sahip, hem olay esnasına çok hakim, hem eleştirisini mertçe yapıyor. 


Imamura'nın en iyi filmlerinden biri olan Siyah Yağmur, aynı zamanda kavramsallığı bir kenara bırakıp gerçekleri olduğu gibi anlatmaya dayalı bir Japon Yeni Dalga filmi. Amerikan askerinin ve çetelerin etrafında dönen Domuzlar ve Savaş Gemileri kısık sesli bir çığlık iken Siyah Yağmur, 1950 yılında başlayacak olan Kore Savaşı'na dair antimilitarist mesajlar veren gerçek bir ulusal ve evrensel kavrayışa sahip. Imamura sineması fil tarifine benziyor, hangi filmiyle tanınsa o derece eksik kalacak bir tarif bu. Bu filmiyle gerçek bir belgeselci gerçek bir idealist olarak nitelemek onu eksik kılacaktır örneğin. Siyah Yağmur, bir sinemaseverin kaçırmaması gereken bir film. 


Filmin Fragmanı