Akvaryumdan Denize
Eliza Hittman'ın üçüncü uzun metraj filmi olan Never Rarely Sometimes Always (NRSA) yönetmenin diğer filmlerinde de başarıyla gerçekleştirdiği genç kahramanın bedbaht yolculuğu şemasını kullanıyor. Amerikan bağımsızlarının bizdeki gibi tutan bir formülü gelenekselleştirdiği artık gün gibi ortada. Taşra-büyük şehir, aile-yalnızlık gibi iki büyük tema etrafında dönüp duruşumuz bakımından oldukça ortak bir bağımsız sinema kaderini paylaşıyoruz. Eliza Hittman NRSA'da yaptıklarıyla elbette formül ve şema sinemasının epey dışında güncel, evrensel ve özgün bir hikaye ortaya koyuyor. Senaryosunu da yazdığı film, 2020 yılında seyirciyle bir şekilde buluşabilen filmler içinde istisnai derecede başarılı.
Hollywood'un büyüme hikayeleri ana caddedeki dükkan gibi, cazibeli ve ağız sulandıran bir Amerika gösterirken özellikle doksanlar sonu ve iki binler sinemasında işte gerçek Amerika! bu diyen filmler türedi. Her ne kadar ayrıksı sözler sarf ediyor olsalar da büyük güç Amerika'nın kültürel unsurları olduklarından mütevellit hepsinden haberdar oluverdik. Amerikan bağımsızları bile bizde ana akım etkisi yaratmayı başardı yani. Eliza Hittman bir önceki filmi ola Beach Rats'te yine gençliği merkeze alıyordu. Gençliğin güncel başlıkları olan eşcinsellik, erken hamilelik, asosyallik, madde bağımlılığı, zorlu aile ilişkileri Hittman'ın yumuşak fırça darbeleriyle belge gerçekçi bir anlatıya bürünüyor. Ne kadar tarafsız olduğu su kaldırır, ama Hittman belli ki doğruyu yanlışı parmağıyla işaret etmeden gösterebilme konusunda örnek teşkil edecek duru sinemasını sürdürecek. Belki kadın hakları konusunda çekeceği yüksek bütçeli bir gişe filminde, bir süper kahraman filminde, bir platform dizisinde bu tılsımı bozar diye kaygılanmıyor değilim yine de. Çünkü sinemanın kadın auteur'lere hiç olmadığı kadar ihtiyacı var.
Yeni ve keşfe açık bir film olduğu için açıkçası filmin konusundan bahsetmek istemedim. Özetle, Pennsylvania'nın bir kasabasında yaşayan lise öğrencisi Autumn (Sidney Flanigan) hamile kaldığını öğrenir. Yaşadığı muhafazakâr kasabada kürtaj olması imkansız olduğu için en yakındaki büyük şehrin yolunu tutar. Arkadaşı Skylar'la (Talia Ryder) birlikte New York City'ye yaptıkları yolculuğu izleriz. Filmin adı bilindiği gibi kalıplaşmış anket cevaplarına dayanıyor. Filmin duygusal doruk noktasında bunu görüyoruz, çok da şık bir düşünce ve ince bir işçilikle görüyoruz. Ondan önce aslında taşradan ve baskıdan kurtularak bir an olsun başka bir dünyanın havasını soluyabilme fırsatı bulan Autumn karakterinin değişimi eşsiz bir duygusal kurgu eseri, ana mesele bu; biz ve başkaları, cehennem başkalarıdır anlatısı. Yolculuğu arka plana alan filmlerde yolda karşılaşılan gariplikler silsilesi filmle kurduğumuz bağın temposunu o kadar zedeliyor ki, maharetin aslında sessizlik ve boşluk anlarını zenginleştirmek olduğunu anlayabilmek için bu tür başarılı filmler izlemek gerekiyor.
Filmin fragmanı