Cinepopularica: Emre Yeksan
Emre Yeksan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Emre Yeksan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

29 Ekim 2020 Perşembe

Körfez (2017)

 


Tat ve koku kaybı bir varoluş meselesi mi?



Yönetmen Emre Yeksan'ın ilk uzun metrajlı filmi olan Körfez, ücretli bir video platformunun ardından yazının yayımlandığı bugünlerde vimeo üzerinden ücretsiz olarak seyirciyle buluşuyor. Daha önce yerli ve yabancı birkaç filmin yapımcılığı görevinde bulunan Yeksan, doğup büyüdüğü yer olan İzmir'e büyük bir aradan sonra dönüp çocukluğunda burnuna gelen bir kokunun peşinden bu filmi yapmaya çalıştığını söylüyor. Senaryoyu öykücü Ahmet Büke'nin katkılarıyla yazmış ve çocukluğunun gençliğinin kokusunu başka bir bağlamda ele alarak ilginç bir anlatı kurmuş. 


30'lu yaşların ortasındaki Selim'in (Ulaş Tuna Astepe) boşanma ve işsizlik sürecinin ardından baba ocağına dönüşü ve orada kendisini büyük bir yabancılaşmanın ortasında bulması anlatılıyor. Selim karakterinin sinemamızın iki binler sonrası erkek karakterleri göz önüne alındığında son derece tanıdık olduğunu söylemeliyim. Selim'i alıp Serdar Orçin ya da Olgun Şimşek'in oynadığı herhangi bir filmimize yerleştir sırıtmaz. Bu benzeşme bakımından değilse de karakteri boyutsuzlaştırma ve film boyunca tutarlı hale getirme çabasından ötürü eleştirilerim var. Kendinden bile bezmiş, oradan oraya salınan, ayaklarının götürdüğü yere istemsizce giden yabancılaşmış insan figürü yaratma konusunda ciddi anlamda dertliyiz. Zamanda mekanda ve olayda dönüşümler yaratılırken karakterlerimiz her olay karşısında aynı kalmayı nasıl başarıyor? 


Koku kavramı filmin merkezdeki meselesini teşkil ediyor. Kaygısız üst-orta sınıfın burnunun kemiğini kıran bu koku alt sınıfların kanıksadığı ve giderek umursamadığı bir hâl alıyor. Bu anlamda Parasite öncülü bir yaklaşım var ki, asıl onun vurgulanması gerekiyor. Giden orta sınıf mensuplarının boş bıraktığı evlere onların yanında çalışan alt sınıflar yerleşiyor ve bir süreliğine de olsa çalışan oldukları evlerin ev sahipliği yapıyorlar. Emre Yeksan, Yeni Latin Amerika sinemasında mekanın algı duvarını yıkan biçimi de kullanmış. Sahnenin ana karakterlerinin sohbetine yan unsur olarak katılan alt sınıftan insanlar bir anda kamera tarafından takip edilerek sahnenin tamamlayıcı ve politik unsuru olmaya başlıyor. Senaryonun, karakterin ve özellikle temponun ciddi zaaflarına karşın anlatımdaki farklılaşma çabasını beğendiğim bir film oldu. 

Filmin fragmanı