Cinepopularica: 1962
1962 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
1962 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

6 Ocak 2018 Cumartesi

Otoshiana / Görünmez Tehlike 1962



Japon Yeni Dalgası'na giriş




Hiroshi Teshigahara, 1950'li yıllarda çektiği uzun ve kısa metrajlı belgesellerin ardından Otoshiana / Görünmez Tehlike ile sinema filmi çekmeye başlıyor. Japonya sinemasında 1950'li yılların sonunda Nuberu Bagu adı verilen bir sinema akımı beliriyor. Japon Yeni Dalgası olarak tanımlanan bu akımın en önemli temsilcilerinden biri, ilk filmlerini de bu akımın belirgin özelliklerini yansıtacak biçimde çeken Hiroshi Teshigahara'dır. Bu büyük yönetmen Japonya edebiyatının en önemli temsilcilerinden bir olan çağdaşı ve arkadaşı Kobo Abe'yle birlikte ilk filmlerini çekti. Varoluşçu temellerle inşa ettiği filmlerle Japon Yeni Dalga akımının en önemli yönetmenlerinden biri olan Teshigahara'ya sonraki filmleriyle de değinmek istiyorum, zira çok önemli bir damarı temsil ediyor. Şimdi İlk filmi Görünmez Tehlike'ye bakalım.


İş bulma ümidiyle oğlunu (Kazuo Miyahara) da yanına alarak her kapıyı çalan Otsuka (Hisashi Igawa) bir maden ocağında iş bulur. Issız yollardan geçerek çalışacağı yere ulaşmaya çalışan Otsuka beyaz eldivenli bir adam (Kunie Takana) tarafından öldürülür. Çocuğunu emanet ettiği şeker dükkanı sahibi kadını (Sumie Sasaki) da öldüren beyaz eldivenli adamın hedefindeki asıl kişi ise Otsuka'ya ikizi kadar benzeyen sendikacı Toyama'dır (Sen Yano).


İkinci Dünya Savaşı sonrasında bizzat stüdyo sistemi içerisinde film çeken yönetmenlerin kamerayı sokağa çıkarmasıyla başlayan sürecin, yani Nuberu Bagu'nun önemli örneklerinden biri olan film (aslında kitap) ölüm sonrası yaşamaya devam eden ruhları metafor olarak kullanıyor. Savaş sonrası Japon toplumunda büyük bir manevi boşluk oluşuyor ve özellikle edebiyat ve sinemada ruhlarındaki yaraları yeniden sarabilecekleri şifayı arıyorlar. Ruhun ölümsüzlüğü Asya kültürlerinin kodlarına işlemiş bir olgudur. Dönemin edebiyat ve sinemasını birleştiren en önemli yapıtlardan bazılarını veren Hiroshi Teshigahara'nın bundan uzak durması düşünülemezdi. Sadece yaşayan ruhlar değil, sendikal hareketler, işsizlik ve bunalım da yönetmenin odağındaki konular.


Filmde sorgulanmayan bir yetim oğul meselesi de var. Ölüleri sadece ölüler görebilirken ölüler herkesi görebiliyor, fakat ufak çocuğu kimse görmüyor. Burada savaş sonrası yetim kalmış binlerce Japon çocuğa ciddi bir vurgu var. Fransız Yeni Dalga filmleri tüm dünyayı etkilediği gibi Japon Yeni Dalga filmlerine de ilham vermiştir muhakkak. En azından böyle bir akımın gerekliliğini dönemin Japon entelektüellerine sorgulatmıştır. Kendilerinden önceki Japon yönetmenlerin özgün bakış açılarıyla birleştirdikleri Nuberu Bagu,  Fransız Yeni Dalgası'na göre daha kavramsal ve derin. Bu yazıda biraz olsun akıma giriş yapmış oldum, sonraki yazılarda filmlere daha fazla odaklanmak için zemin oluşturduğumu düşünüyorum.


Filmin Fragmanı

26 Haziran 2016 Pazar

The Miracle Worker / Karanlığın İçinden (1962)

2 dakika okuma süresi



Mucizenin miladı


The Miracle Worker / Karanlığın İçinden  1962

Sinema tarihinde, benzer temaları, benzer karakter ve olay örgüsü etrafında işlemiş çok sayıda filme rastlıyoruz. Bu filmleri izlerken, konunun öncü filmini merak eder, onun, öyküde neyi ilginç bulduğunu anlamaya çalışırız. En azından durum benim için böyle. The Miracle Worker, bahsettiğim öncü filmlerden biri. Amerika, Hindistan, Türkiye derken çok sayıda başka şubeye de sahip bir konunun kaynağına inmiş durumdayız. Yazıyı ve filmi daha cazip hale getirmem gerekiyor, zira siyah beyaz ve nispeten eski filmler nasıl bir cevher taşırlarsa taşısınlar izleme listelerinde sürekli erteleniyorlar. Bazı filmlerde, kimi zaman tiyatral olabilen oyunculuklar konusunda bu duruma hak verebilirim. Fakat yönetmen faktörünü de belirterek The Miracle Worker'ın son derece akıcı ve modern bir film olduğunu söylemek isterim. Arthur Penn, ritim ve kurgu anlamında yine ders niteliğinde bir filmle, gerçek bir hikayeye dayanan The Miracle Worker'la karşımızda.

The Miracle Worker / Karanlığın İçinden  1962

Henüz altı aylıkken geçirdiği ağır bir hastalık sonucu sağır, dilsiz ve kör olan Helen (Patty Duke), bu engellerinden dolayı gerekli özel eğitimi görememiş ve büyük bir hırçınlıkla yetişmiştir. Daha sonra, ailesinin tüm çabalarına eğitimi kabul etmeyen Helen için son çare olarak Boston’dan özel bir öğretmen getirilir. Annie Sullivan (Anne Bancroft)’ın metotları başta büyükbabanın  (Victor Jory) tepkisine yol açsa da Helen’in annesi (Inga Swenson) ve babasının (Andrew Prine) sabrı ile denenen yöntemler büyük bir başarı sağlar.

The Miracle Worker / Karanlığın İçinden  1962

Filmin her anlamda kusursuz bulmuş bir izleyici olarak, Anne Bancroft ve Patty Duke’a ayrı bir pencere açmak isterim. Anne Bancroft bu filmle en iyi kadın oyuncu, Patty Duke ise En iyi yardımcı kadın oyuncu Oscar’ı kazanmıştı. Küçük Patty Duke yıllar sonra (1979) Anne Sullivan karakterini bizzat canlandırarak karakterini dört bir yandan kuşatmış olacaktı. William Gibson'ın metni, daha sonra birkaç kez daha balka yönetmenlerce uyarlandı ve çeşitli oyuncular tarafından güçlü performanslar sergilendi. Bu filmlerin arasında Sanjay Leela Bhansali'nin Black adlı modern klasiği de bulunuyor. Anımsayacağınız gibi Uğur Yücel de 2013 yılında Black filminden uyarlanan, Benim Dünyam adlı filmini çekmişti. Büyük yönetmen Arthur Penn tarafından 1962'de çekilen The Miracle Worker aynı yıl, yine Arthur Penn tarafından New York'ta tiyatro oyunu olarak da sahnelendi. Penn'in filmi, tüm zamanların en iyilerinden biri olarak kalmaya devam etti.


Filmin Fragmanı