Cinepopularica: 1985
1985 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
1985 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

10 Ocak 2018 Çarşamba

Kiss of the Spider Woman / Örümcek Kadının Öpücüğü 1985



Zaten aşklar hep yalan dolan


Kiss of the Spider Woman / Örümcek Kadının Öpücüğü  1985

Arjantinli yazar Manuel Puig'in en bilinen eseri Örümcek Kadının Öpücüğü, edebiyat, tiyatro ve sinema dünyasında yer edinmiş bir kitap. İçeriği nedeniyle sol çevrelerde eleştirilere maruz kalmasının yanında yönetmeninin politik kameranın önemli bir temsilcisi oluşu büyük bir zıtlık yaratıyor. Açıkçası konusu itibariyle ortada sert bir durum göremiyorum. Tek tip sosyalist ya da tek tip eşcinsel tipi olabileceğine inanmak saçmalığın bizatihi kendisidir. Açıkçası kitabını okumadığım için filmini bağımsız olarak ele almak isterim. 

Kiss of the Spider Woman / Örümcek Kadının Öpücüğü  1985

Siyasi mahkum Valentin Arregui (Raul Julia), cezasını çekmesi için getirildiği hapishanede eşcinselliği nedeniyle hapse atılan Luis Molina'nın (William Hurt) hücresine gönderilir. Savunduklarına son derece bağlı olan Valentin, Molina'yı yadırgar ve onu hem eşcinsel hem de hayalperest olduğu için suçlar. Molina, hapishane yönetimi tarafından Valentin'e karşı bilgi toplamakla görevlendirilse de Molina Valentin'e aşık olmuştur.

Kiss of the Spider Woman / Örümcek Kadının Öpücüğü  1985

Çehov'un drama yapısıyla ilgi söylediği şuydu: Eğer birinci perdede duvarda bir silah görünüyorsa o silah patlamalıdır. Örümcek Kadının Öpücüğü'nde iki mahkumun zıtlıklarla dolu ilk teması gerçekleştiğinde o silahın patlayacağı belli olmuştu. Çekildiği dönemde izleme şansım olsaydı başka düşünürdüm muhtemelen, fakat bu şartlarda bana ne politik ne de dramatik bir yenilik sunmadı. Beni etkileyip aklımda kalan William Hurt'ün muhteşem oyunculuğuydu. Bu filmdeki rolüyle En İyi Erkek Oyuncu Oscar'ını kazandığını söylemek lazım. Şöyle toparlayayım; roman dili fazlaca hissediliyor, kasvetli ve yorucu kısımları epey fazla, ama sonuçta bir Hector Babenco filmi.


Filmin Fragmanı

7 Temmuz 2016 Perşembe

Target 1985


Bana bir masal anlat baba


Arthur Penn dosyasını Target’la bitiriyorum. Bu filmden sonra bir iki deneme ve birkaç televizyon filmiyle  birlikte kariyerini bitirmiş ve 2012 yılında da hayata gözlerini yummuştu bu büyük usta. Target, aslında kendi açısından da yıldız bir isimle gerçekleştirdiği son filmi. Ara ara, neden çok önemli bir yönetmen olduğuna dair atıflarda bulundum, tekrarlamakta fayda yok. Neredeyse tüm büyük Amerikalı yönetmenler bir vazgeçilmez oyuncuya sahip, Arthur Penn finalini de en çok çalıştığı oyuncu olan Gene Hackman’la yapıyorum.


Target, günümüz seyircisi için pek fazla anlam ifade etmiyor. Bu blogun takipçileri şunu bilir ki filmleri dönemleriyle ele alıp, eleştirimin köşelerini törpülemeyi bu ustalara bir borç bilirim. 1985 sonbaharında İstanbul’un bir sinema salonunda izlediğimi düşünerek izlediğimde, Target’ın o dönem hem aksiyon hem de konu bakımında pek az rakibi olduğunu düşünüyorum. Ayrıca derinden derinden ilerleyenbabalar ve oğlullar meselesi filmin temel meselesi. Filmin, bir ara James Bond filmlerine göz kırptığını söylersem abartmış olmam hatta, ama;  işte bu amayı son paragrafta açıklayacağım.


Walter Lloyd (Gene Hackman), Dallas’ta eşiyle (Gayle Hunnicutt) birlikte huzurlu bir aile yaşantısı sürdürmektedir. Eşinin bir iş gezisi için Paris’e gideceği gün, ergenlik sonrası evden ayrılan asi oğlulları Chris (Matt Dillon) de onlara katılır. İki gece sonra çalan bir telefonla birlikte eşi Donna’nın kaçırıldığını öğrenen Walter, oğluyla birlikte Paris’e gider. Büyük bir kumpasın ortasında kalan Walter’ın, CIA bağlantılı geçmişine ait sayfalar açığa çıkar.



Aksiyon, oyunculuk ve hikaye tam anlamıyla yerli yerinde. Oldukça kolay anlaşılan ve hazmedilen bir Arthur Penn filmi Target. Tüm bunlar filmin işlerliği açısından muhteşem noktalar olmasına rağmen Arthur Penn’in son derece piyasa bir isle kariyerine nokta koymasına kendisi açısından üzüldüm. Açıkçası bu türün de bir yerine çomak sokmasını bekledim. Yeni palazlanan bu tür sinemaya ayar çekmesini bekledim, ama nafile. Target son derece sürükleyici ve güzel bir film, fakat iyi bir Arthur Penn filmi değil. İyi seyirler.


Filmin Fragmanı