Cinepopularica: Kağıttan Hayatlar (2021)

13 Mart 2021 Cumartesi

Kağıttan Hayatlar (2021)


Kağıttan ajitasyon, kartondan şizofreni


Kağıttan Hayatlar (2021)

Çağatay Ulusoy'un başrolünde oynadığı ve aynı zamanda yaratıcı yapımcısı olduğu Kağıttan Hayatlar filmi, gün itibariyle Netflix Türkiye'nin en taze yerli yapımı. Çağatay Ulusoy hem Netflix hem de BluTV tarafından platformların aranan oyuncusu halini almışken bir de yaratıcı yapımcılığıyla gündeme geldi. Hikayenin yaratım sürecindeki tüm sorumluluğu üstüne alan kişidir yaratıcı yapımcı. İçeriği, fikri üretir ve görüntüyü, senaryoyu, rejiyi işin ehline teslim eder. Senaryosu, Behzat Ç. ile bilinen Ercan Mehmet Erdem'e ait olan film, peşin peşin söylemek gerekirse Çağatay Ulusoy'un yaratıcı yapımcılık deneyimi hatırına satılmış gibi görünüyor. En azından umarım öyledir. Gişe filmlerinde klişenin önemli bir form olduğunu en azından bu blog vasıtasıyla sık sık tekrarlıyorum. Özgün olmak, kaygı ve hesap kitap yoluyla varılacak bir nokta değil. Kahramanın yolculuğu gibi, 22 adım teorisi gibi metotlar zaten piyasa filmlerinin benzer rotada ilerlemesi ve iyi birer klişe yaratabilmeleri için hayli etkili çalışıyor. Ancak Kağıttan Hayatlar, bildiğimiz tüm klişelere rahmet okutacak düzeyde özensiz bir metinden ve seyirciyi ağlatmak uğruna birbirine eklemlenmiş kopuk sahnelerden ibaret bir yapım. Yine Netflix'te yayınlanmış olan fakat Netflix yapımı olmayan Azizler hakkında da pek iyimser bir tablo çizmemiştim, fakat bu defa olayın seyri bambaşka bir noktada. Uluslararası alanda bu filmi izleyip kullanılan çok sayıdaki müziğe vurulan, İstanbul manzarasına bakmak isteyen yabancı izleyiciler mi hedeflendi acaba diye iyimser olmaya zorluyorum kendimi. Sanırım nafile.

Kağıttan Hayatlar (2021)

Sokaklarda kağıt toplayan bir grup insanın ekmek kapısı olan büyük bir geri dönüşüm deposundayız. Sokağın şartlarından dolayı sağlığını kaybetmiş olan Mehmet (Çağatay Ulusoy), acil servisten döndüğü bir gecenin hemen sonrasında, çalıştığı ve yaşadığı depodaki kağıt arabalarının birindeki hareketi fark eder. Annesi (Selen Öztürk) tarafından arabaya saklanmış Ali (Emir Ali Doğrul) adlı bu çocuğun, üvey baba şiddeti nedeniyle terk edildiğini öğrenen Mehmet, kendi çocukluğunu düşünerek Ali'ye sonsuz bir şefkatle sahip çıkar. Finalde Ali'yle Mehmet'in hikayeleri tuhaf bir benzerlik gösterecektir. 

Kağıttan Hayatlar (2021)

Müslüm ve Ayla gibi son yılların yüksek prodüksiyonlu filmlerinde de imzasını gördüğümüz Can Ulkay tarafından yönetilen Kağıttan Hayatlar, üzerine derin bir film okuması yapılabilecek bir film değil. Oturmamış karakterler söz konusu bile olamıyor, filmin çok daha mühim, kağıt üstünde ağır hasarı var en başta. Birkaç kişiden finali hakkında övgü dolu yorumlar okuyunca ben de finali beklemeye başladım. Zaten film kendi içinde kaybolmuş, oradan oraya savruluyor, artık Müslüm Baba'dan, Neşet Ertaş'tan, hatta bir ara Romanların resmi marşına dönüşen Djelem Djelem'den medet umuyordu. Bazen sulu zırtlak bazen oynak diye diye finale yaklaşırken lütfen düşündüğüm şey olmasın dediğim anda final de tam beklediğim gibi yaşandı ve bitti. Şizofreni, şiddet, kötü geçmiş gibi sert mevzular o kadar hoyratça serpiştirilmişti ki finaldeki kadın oyuncu her şeyi seyirciye açıklamak zorunda kaldı. Sanırım bir senaristin başına gelebilecek en kötü şeylerden biridir. Kağıt toplayıcıları inanılmaz zorlu bir hayat yaşayan, kolluk kuvvetlerinden tutun halkın her seviyesinden insanın görmezden geldiği bir emek grubu. Bu türden bir sosyal gerçekliğe temas edebilme gayretini takdir ediyor olmakla birlikte bu emek grubunu bu türden şablon bir kalıba, sokak çocuğu ve tinerci dünyasına hapsetmenin epey acemice ve gerçeklerden kopuk olduğunu düşünmekteyim. Filmi izleyeli iki saat olmasına karşın Netflix'in böyle bir hikayeye ve senaryoya nasıl evet dediğini anlayabilmiş değilim. Çevremdeki yaratıcı yazarların yapımcılara senaryo ulaştırmakta epey zorlandığı bir dönemde böyle bir özensizliği ve kolaycılığı aklım almıyor. 


Filmin fragmanı