Cinepopularica: 1942
1942 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
1942 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

5 Şubat 2017 Pazar

Chichi Ariki / There was a father 1942


Bir baba vardı! 


Türkiye’de hakkında pek yazı yazılmamış filmlerden biri olan Chichi Ariki, Ozu’nun sinemasında önemli bir döneme rastlıyor. Ozu, Japon toplumunda geleneklerin altını çizerken yaş olgusuna da sıklıkla değinir. Ozu’nun 30’lu yaşlarının son filmi olması açısından Chichi Ariki’yi bu bakımdan da anmış olalım. Oldukça büyük zahmetlerden sonra bu filmin temiz bir kopyasına eriştiğimde birtakım kaygılar taşıyordum. Bu gibi eski tarihli filmlerde teknik aksaklıklar, sıkça kopmalar, atlamalar ve benzeri sorunlar yüzünden konu bütünlüğü sağlamakta epey zorlanıyorum, fakat 1942 tarihli bu film, böyle bir sorun yaşatmayarak da oldukça mutlu eden türden.


Ozu ve onun özelinde atıfta bulunulan dönemin Japon yönetmenleri hakkında okumalar yapanlar şunu hatırlayacaktır; İkinci Dünya Savaşı öncesi ve sonrası olmak üzere keskin bir hikaye ve çekim farklılığı olduğu sıklıkla vurgulanır. Ozu’nun ilk dönem filmlerine ulaşmaya çalışıyorum, ulaştığımda bunun bizatihi şahidi olacağım, ancak açıkçası izlediğim filmlerinde  böyle keskin bir cephe sezinleyemedim. Bu filmde de diğer filmlerinde olduğu gibi hikayenin kahramanlarını filmin giriş bölümünde oldukça yerli yerinde, abartıdan uzak bir biçimde seyirciye tanıtıp, olayın kırılma anını çabucak hazırladığını söyleyeyim.  Klasik Amerikan sinemasına benzerlikle kast edilen sanırım bu. Amerikan sinemasında da giriş bölümünde karakterler hızlıca tanıtılır. Ozu’nun bu tavrı Amerikan sinemasından mı yoksa hikaye ve roman geleneğinden mi aldığını bilmiyorum. Mesele aslında gelip şu noktaya dayanıyor, Savaş öncesi ve sonrası sinemasında üslup ve anlatım yönünden gözle görülür bir fark yok.


Shuhei Horikawa (Chishü Ryü), eşinin ölümünden sonra oğlunu tek başına büyütmeye çalışan bir öğretmendir. Mesleğini büyük bir idealizmle sürdüren Shuhei, bir okul gezisinde öğrencilerinden birinin boğulması sebebiyle büyük vicdan azabı yaşar. Mesleğini bırakıp işçi olarak çalışmaya başlayan adam, oğlunu da yatılı okula gönderir. Yatılı okullarda okuyup baba hasretini tatillerle gidermeye çalışan Ryohei (Shuji Sano), 25 yaşına gelip de başarılı bir öğretmen olduğunda evlilik hazırlıkları yapmaya başlar. Bu sırada yıllarca, tam analıyla yanında olamadığı babasını kaybedecektir.



Öykülemede ve oyuncu yönetiminde abartıya asla meyletmeyen bir yönetmendir Ozu. Dikkati şu noktaya çekmek lazım belki de; Ozu, karakterlerin içinden geçenleri oyuncularının yüzünde görmeyi istemeyen bir yönetmendir aynı zamanda. Bugün metot oyunculuğu dediğimiz akım, onun sinemasıyla tezat oluşturuyor. Oğlundan ayrılan bir adamın hüzünlü yüzünü de, babasına kavuşan çocuğun aşırı sevincini de göremiyoruz. Özellikle filmin baş kişisi olan, belli bir kuşağı temsil eden oyuncularda bu daha belirgin esasen. Gülüşleri, sevinci, hüznü oldukça donuk. Ozu, yüze odaklanan yakın planları (Close-up) sevmeyen bir yönetmen zaten. Bu tavrın sebebi ise benimsediği minimalizmle açıklanabilir. Olayların yani öykülemenin önüne hiçbir şeyin geçmemesi için oldukça geçerli bir formül. Bu filme bakarak finalin yine ne kadar özetleyici olduğunu söyleyerek bitireyim. Finalde babasının ardından göz yaşı döken gencin sadece sırtını görmemiz, bize dolu dolu bir fikir adamının filmlerini izlediğimiz gerçeğini yeniden hissettiriyor.

Filmin Fragmanı