Cinepopularica: 1979
1979 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
1979 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Ocak 2018 Pazar

Fukushû suru wa ware ni ari / İntikam Benim 1979



Sevenlerime en içten intikamlarımla..



Nuberu Bagu yani Japon Yeni Dalga Sineması 1980'li yılların ortalarına kadar sinema çevrelerinde ilgiyle izlendi ve ufuk açıcı bir sinema olarak yerini aldı. Bu akımın önemli temsilcileri de sonrasında kendi yollarını takip ettiler. Shohei Imamura, intikam, kadın, aldatma gibi konulara ilgisini sürdürerek tutarlı bir çizgi izlemeye devam etti. İntikam Benim, özellikle Güney Kore sinemasını derinden etkileyen Japon klasiklerinden biridir. Biçimsel sertlik ve ustalıklı rejinin muhteşem birlikteliğiyle gerçek bir hikayeden esinlenerek çektiği İntikam Benim, uzun süresine rağmen ritmi oldukça iyi ayarlanmış bir film. 


Iwao Enokizu (Ken Ogata), sorunlu bir çocukluk ve sağlıksız bir aile ilişkisinin ardından tüm Japonya polisi tarafından aranan bir seri katile dönüşmüştür.  Karısı (Mitsuko Baisho) ve babası (Rentaro Mikuni) arasında yayılan ilişki söylentileri de Enokizu'yu tedirgin etmektedir. İzini kaybetmek için sürekli yer değiştiren Enokizu, bir randevu evinde zaman geçirmeye başlar. Bir süre ara verdiği cinayetlerine burada da devam edecektir. 


Filmin türü ne olursa olsun filmdeki cinayet sahnelerini övmek hastalıklı bir durumdur, fakat burada gerçekçiliğe atıfta bulunmak lazım. Katilin ruh hali ve hastalıklı yapısı işlediği cinayetlerde kendisini ortaya çıkarması bakımından önemli. Imamura bu konuda oldukça başarılı, ayrıca filmin genelinde kurgu, kesme ve ara planlar konusunda dahice işler başardığını mutlaka belirtmeliyim. Saygın ve naif yanlarıyla nam salmış bir milettin başka taraflarına yer vermeye niyetlenen bir yönetmen olarak anmak yeterli olmaz, Imamura sinema sanatına büyük katkılarda bulunmuş bir dehadır da. İntikam Benim, onun filmlerindeki cinnetin, dizginlenemeyen erkek öfkesinin ve aile iletişimsizliğinin sembol filmlerinden biri. 


Filmin Fragmanı

28 Nisan 2016 Perşembe

The Brood / Hastanede Dehşet 1979



Günahkar Yedi Cüce
                          

Cronenberg sineması kronolojik açıdan en az yönetmenin beyni kadar farklı ve gelgitli bir seyir izliyor. Cronenberg sinemasını ilk filminden itibaren izlemek isteyen biri, yönetmenin birkaç başlangıç dönemine sahip olduğunu bilmeli. Lafı fazla uzatmadan; Orta ve uzun metrajlı birkaç başlangıç filminden sonra nihayet derli toplu bir başlangıç sayılabilecek The Brood karşımızda. Kimi planlarıyla ''diğer'' yönetmenlere verdiği ilham da cabası. 



Sonraki filmlerinde Cronenberg’le ilgili ayrıntılara yer veririm ama The Brood’u eleştirmek için can atıyor gibi davranmak daha cazip geliyor. Yine de şunu söyleyeyim ki Cronenberg sıradan bir korku, gerilim ya da bilim kurgu yönetmeni değil, onun gösterdikleri birkaç filmlik malzeme taşıyacak kadar zengin ama kimi filmlerinin özünü göz önüne aldığınızda bir filme yetemeyecek kadar cılız. The Brood da iyi yönlerinin yanında basit hatalarıyla hatırlanacak bir katil cüce kültü olarak kalıyor.


Doktor Raglan (Oliver Reed) ’ın Psychoplasmics adını verdiği terapi, psikolojik rahatsızlıkları fiziksel rahatsızlıklara döndürmektedir. Bu süreçteki hastalarından olan Nola (Samantha Eggar) da Raglan’ın metoduyla beraber geçmişine yolculuklar gerçekleştirmeye başlar. Nola’nın annesi bu seanslar sırasında küçük bir çocuk canavar tarafından evinde öldürülür. Nola’nın kızı (Cindy Hinds) ve eşi Frank (Art Hindle) de bu cinayetlere dahil olur ve Frank, kızını başta Nola olmak üzere çevresindeki herkesten korumaya çalışır.


Okurken epey saçma bir konu gibiyse de Cronenberg tarafından fena kotarılmamış bir film The Brood. Kimi olumsuz eleştiriler sabit kalmak koşuluyla The Brood için sıradan ya da saçma sayılabilecek bir konu üzerinden toplumsal ve ahlaki çıkarımlarda bulunmuş bir film diyebiliriz. Kimliği belirsiz bir biçimde tavan arasında yetişen katil ruhlu çocuklarla sadece bir korku unsuru temsil edilmiyor, derinde duyarsızlık ve ruhun hapsi gibi bir mesele var. Aile kurumundaki aksamanın yarattığı travma kimi diyaloglarda apaçık ortada. Yine de beklentiyi yükseltmeden izlemekte fayda bulunuyor. 


Filmin Fragmanı