Cinepopularica: Norveç Sineması
Norveç Sineması etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Norveç Sineması etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

26 Kasım 2016 Cumartesi

Louder Than Bombs Sessiz Çığlık 2015


Bir aile büyürken



Sessiz Çığlık, benim İskandinav sinemasında yeni film arayışıma denk geldi. Bir Norveç filmi buldum diye sevinirken kadronun büyük oranda Amerikalılardan oluşması beni başta üzmüş olsa da filmin sonunda yeni bir cevher keşfettiğimi bilerek yazdığımı belirtmek isterim. Mevsimin yazdan sonbahara, sonbahardan kara kışa kararsızca seyrettiği şu günlerde psikolojik dramalar izlemek adetten olmamalı, geçiş mevsimleri ağır ağır sindirildiğinde kasvet yükü eşit parçalara bölünüp, mevsimi de işkenceyi de daha çekilir hale getiriyor.


Büyüme hikayelerini severiz değil mi? Laf aramızda bu sıralar hangi filme el atsam ya da hangi öneriye kulak kabartsam altından bir büyüme hikayesi çıkıyor. Yani anlayacağınız gına geldi artık, büyüyemedi gitti bu karakterler. Neyse ki durum kontrol altında ve daha önce Reprise filmini izleyip takibe aldığım Joachim Trier, bir aileyi eve onlara temas edenleri merkeze alarak herkesin büyümeye devam ettiği biçimler üstü bir denemeye imza atmış.


Dünyaca ünlü bir belgesel fotoğrafçı olan Isabelle ( Isabelle Huppert) gizemli bir trafik kazasında yaşamını yitirir.  Eşi Gene (Gabriel Byrne) aileyi kontrol altına almaya çalışır ve özellikle küçük oğlu Conrad (Devin Druid) üzerinde durur. Yeni baba olan büyük oğul Jonah (Jesse Eisenberg) da ailenin bu zor gününde eşini bırakıp baba evinde zaman geçirmeye başlar. Gene, büyük bir merakla Conrad’ın davranışlarını mercek altına almış olsa da kendi davranışlarını ve diğerlerinin kusurlarını da bu sayede daha yakından gözlemleyecektir.


Isabelle’in ölümüyle ortaya salınan şey ya da filmde bomba olarak tasvir edilen gerçeklik, filmi özel kılan asıl unsur. Açıkçası belgeselvari bir his kattığını söyleyebilirim. Bu bilinmez ölüm, intihar ya da kaza, başka şeyleri de açığa çıkardığı için filmin ilerlemesinin tek gerekçesi. Tabii bir de Conrad’ın büyüme öyküsünün ve ergenliğinin hatta hayatta kimsesizliğinin eşsiz tasviri epey etkileyici. Biçimler üstü dememin sebebi buydu aslında. Bazı belgesel parçaları ya da halisünatif zamanlar, filmde bir sebep çerçevesinde ele alınıyor, ama buraya dikkat edelim; ispat değil, sebep. Didaktizm de bu tarz filmlerin başka bir kusurudur zira. Yazılabilecek epey husus var. Ortada büyümenin enfes bir yorumu, mükemmel bir gerçeklik arayışı, oyunculukta lezzet var. Daha fazla eşelemiyorum. Size de iyi seyirler.

Filmin Fragmanı