Cinepopularica: Cenk Ertürk
Cenk Ertürk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Cenk Ertürk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

11 Nisan 2021 Pazar

Nuh Tepesi (2019)

 

Ört ki ölem!


nuh-tepesi-2019-cenk-erturk-haluk-bilginer-ali-atay-netflix

Cenk Ertürk'ün uzun sayılabilecek bir kısa film kariyerinin ardından çektiği ilk uzun metraj filmi Nuh Tepesi, dünyanın birçok önemli festivalini dolaştıktan sonra, yine dünyanın içinde bulunduğu pandemi dolayısıyla sinemalarda gösterilme şansını yitiren filmlerden. Aynı kaderi paylaşan Azizler gibi Nuh Tepesi'ni de Netflix sayesinde izleyebildik. Netflix'in son dönemde tüm ülke sinemalarından birtakım seçkin örneklere yer vermeye başlaması mutluluk verici. Bu vesileyle sürekli konfeksiyon ürünler peşinde koşan Netflix'in bir konuda da olsa hakkını vermem gerektiğini düşünüyorum. Cenk Ertürk'ün Nuh Tepesi'ne gelmeden önce daha önce çektiği kısa filmleri de bir şekilde görebilmiş olmayı dilerdim. En azından kurduğu dünyayı algılamak konusunda bir ön hazırlığım olurdu. İlk filmlerin sert eleştirilere maruz kalmasını acımasızca bulurum, o sebeple en azından gözüme çarpanları sizlerle paylaşıyormuşum gibi düşünmenizi rica ediyorum. Bir seneyi aşkın bir süre önce gördüğüm fragmanına bakarak filmin edebi tandansının, sinemamızın mütemmim cüzü haline gelen ''taşradaki yabancı'' temasına fazlaca yaslandığını düşünmüştüm. Bu peşin düşünce, sinemamızın bazı ünlü yönetmenlerine karşı önü alınamaz bir öykünmeye kadar götürdü beni. Ancak Nuh Tepesi'nin öykünmeden daha ciddi problemler barındırdığını düşünmekteyim.

nuh-tepesi-2019-cenk-erturk-haluk-bilginer-ali-atay-netflix

Sigmund Freud'un psikanalitik teorisinin antik yunandan hareketle hatırlattığı Oidipus kompleksi aynı zamanda sosyolojinin ve edebiyat tarihinin de cazip konularından biridir. Sosyoloji ve Edebiyatta bu kavram ''Baba katli'' olarak anılır. Elbette somut kimliğinden daha çok soyut anlamda bir katil eyleminden bahsediyoruz. Hamlet ve Karamazov Kardeşler bu konunun en görkemli temsilleridir. Niye anlatıyorum? Ufak da olsa girizgah yapmadan olmuyor, hele filmin merkezinde bu nevi bir konu yer alıyorken. Nuh Tepesi'nin aynı zamanda senaristi olan Cenk Ertürk, bir sahnede Dostoyevski'nin Budala kitabını göstererek referansını bu şekilde açığa vuruyor zaten. Elbette ölüme yürürken geçmişteki sorunları bir kenara itmeye çalışan kabulleniş içerisindeki baba karakteri, filmin ortalarında kendi trajedisini unutuyor ve biz yeniden başka meseleleri anlamlandırmaya girişip bu konuyu tamamen rafa kaldırıyoruz. Film üç ana katman üzerine kurulu. Baba oğul arasındaki anne-eş temelli sorun, Babanın köylülerle meselesi haline gelen ağaç ve oğlun uzaktaki eşiyle çözemediği iletişimsizlik. Bu noktada bu üç katmanın iç içe geçememesine dayalı bir temel sorun görüyorum. Durgun ve iletişimsizlik halindeki karakterler yoluyla seyirci bir sorun yumağına hazırlanıyor, ancak filmin edebi cümlelerle bezeli karakterleri tiyatral repliklerle senaryoyu izleyiciye bir bir anlatıyor. Bu üç katmanın tüm üzünç anlarında bir karakter olayın iç yüzünü sonuna kadar anlatarak seyirciye ''göstererek anlatamadım bari diyaloglarla açıklayayım'' demeye getiriyor. Nuh Tepesi bunu bir defa değil sürekli yapıyor. Filmin en temel sorunu bu anlamda diyalogların yüzeyselliği ve sterilliği. 

nuh-tepesi-2019-cenk-erturk-haluk-bilginer-ali-atay-netflix

Köyün destansı cümleler kuran şiirsel imamını, aynı şekilde kitabi baba ve oğlunu oturmamış buldum. Öyle ki bu sebeple oyuncuların da cepten yediklerini ve karakterleri özümseyemediklerini düşünüyorum. Atmosfer yaratımı ve görüntüler konusunda oldukça başarılı bulduğum film, senaryonun yavanlığı ve yüzeyselliğiyle öne çıktı benim açımdan. Hesaplaşma anlarında da bahsettiğim gibi diyaloglarla filmin konusu anlatılıyor. ''Film bitmeden tüm meseleleri anlatayım da hiçbir şey eksik kalmasın'' duygusu ilk filmlerin ortak kaderi. Başroldeki Ali Atay, kuşağının iyi oyuncularından biri. Açıkçası filmi sürükleyen de o. Hem iç aksiyon hem de dış aksiyon yoluyla filmin yükselme ve sönme anlarını Ali Atay'ın temposu belirliyor. Haluk Bilginer, geri planda düşük viteste oynuyor ve özel bir katkısı yok. Yeni dönem Türk sinemasında neredeyse her filmde yer alan Mehmet Özgür ve Hande Doğandemir bedenen oradalar, ruhen bambaşka yerlerde. Filmin çıkış noktası olarak ele alınan ağaç meselesinden hareketle kafkaesk bir bürokrasi kara filmine evrilmesi halinde müthiş bir film olabilecek Nuh Tepesi, taşrada geçen sanat filmlerimize bir yenisini ekliyor. Üstelik filmin başında vaat ettiği mistisizmi elinin tersiyle iterek. 

Filmin fragmanı