Cinepopularica: 2000
2000 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
2000 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

31 Aralık 2017 Pazar

Malena (2000)

Akdeniz usulü kasaba ahlâkı



Malena (2000)

Monica Bellucci'nin güzelliğiyle İtalya'yı simgeleyen Malena, Giuseppe Tornatore'nin İkinci Dünya Savaşı'na duyduğu ilgiyle birleşen önemli bir film. İtalya'nın büyük kazanımlar peşinde koşup büyük bir hüsran yaşadığı savaş yılları, genellikle erkekler üzerinden, cephe üzerinden tarif edilen bir trajediden ibaret kılındı. Oysa ki cephenin diğer yüzündeki bekleyiş, kahramanlık mitini alaşağı edecek asıl iki yüzlülük alanına dönüşmüştü. Ülkeyi kurtarmak uğruna kahramanlık şarkılarıyla cepheye koşan askerler, geride bıraktıkları eşlerinin kendi topraklarında daha zorlu bir savaşın esiri olduğundan habersizdi belki de. Giuseppe Tornatore karakterlerini savaş ruhuna büründürüp mücadeleci, iki yüzlü, gururlu, şaşkın tipler haline getirip Avrupa'nın genel ruh haliyle örtüşen bir üst kimlik yaratma konusunda gerçek bir usta. Malena, kısaca değindiğim üzere İkinci Dünya Savaşı yıllarında geçen bir fırsatçılık hikayesi. Kasaba insanları üzerinden bize oldukça tanıdık gelecek bir ahlaksızlık öyküsünü yeniden ele alıyor. Bu ahlaksızlığı ele alıp fırsatçılık, insan doğası ve savaşın çözümsüzlüğüyle birleştiriyor. Filmin ana hikayesinde yer alan ergenlik ve ilk aşk teması üzerinden Avrupa'nın savaş sonrası geri dönüşsüz değişimini ve masumiyetinin yitimini kurcalıyor. 

Malena (2000)

Kocası İtalya saflarında savaşan Malena (Monica Bellucci), eşsiz güzelliğiyle bütün kasabayı büyülemektedir. Özellikle ergenlik çağındaki gençlerin haz nesnesine dönüşen Malena, kimi yeni ergenlerin hastalıklı aşkı haline gelir; Renato (Giuseppe Sulfaro) gibi. Malena'nın her türlü iftiradan uzak durmasını isteyen Renato sürekli onu takip eder ve adeta çıldırmanın eşiğine gelir. Kasabada çıkan söylentiler giderek artmaya başlayınca, Malena herkesin diline düşer ve istenmeyen kadın halini alır. 

Malena (2000)

Malena'da Renato karakteri üzerinden kurulan ergenlik fantezileri oldukça cesur bir biçimde anlatılıyor, kim bilir belki de olması gerektiği biçimdedir. Yine de birçok yönetmen bu tür konularda bu şekilde filtresiz bir yaklaşım sergilemeyi başarmayabilirdi. Bir diğer cesaret gerektiren husus da yönetmenin bir aydın olarak toplumunun travmalarına bakışı ve sert eleştirisi. Film boyunca Malena'ya karşı yoğun bir kıskançlık gösterip filmin sonunda her şeyi unutan toplum aslında başka bir iki yüzlülüğü tanımlıyor.  Tüm o ergenlik, rahatsız edici takip, arzu nesnesi olma meselesi finalde görece masum kalıyor. Malena İtalya'yı simgeliyor dedik; estetiği, zarafeti, görkemiyle. Aynı zamanda da faşizm arzusu ve dizginlenemeyen savaş isteğiyle karşı karşıya kalmak durumunda olan bir ülke bu. İşin özü, savaş zamanı susan sahtekar bir topluluğun savaş sonrası her şeyi sineye çekmesi üzerine oldukça başarılı bir Giuseppe Tornatore filmi Malena. 


Filmin Fragmanı

28 Mayıs 2016 Cumartesi

J.S.A.: Joint Security Area / Birleşik Güvenlik Bölgesi 2000


İki yanlışın bir doğru ettiği yer: J.S.A


Uzun müddet Cronenberg sinemasına maruz kalınca şiddet müptelası oluyormuşsun meğer. İnsan alışmayagörsün, ‘’Daha yok mu?’’ diye sağa sola saldırıyor. Bir süre bu kanaldan ilerleyeceksem  bari başka bir kıtaya sıçramayayım diye düşündüm ve daha çok İhtiyar Delikanlı’yla bildiğimiz Chan-wook Park’ta karar kıldım. Uzak Doğu sinemasına olan ilgim son on yılda müthiş bir çeşitlilik gösterdi. Sadece yönetmen odaklı değil aynı zamanda oyuncu kalitesi gözeten seçimlere sahibim artık. Bu konudan bahsedeceğim.


1950’li yılların başında Dünya’ya damga vuran olay kesinlikle Kore Savaşı oldu. Türkiye’nin de yakinen bildiği ve şehitler verdiği muazzam harp, Amerika’nın ve Çin’in desteklediği iki kutuplu bir Kore’nin 38. Paralel’de ayrışmasına dayanıyordu kabaca. Yakın tarih ve toplumsal dönüşümle fazlaca ilgilenen Chan-wook Park bu konuyu filme çektiğinde hem büyük bir gişe başarısı hem de Güney Kore’de büyük bir baskıyla karşılaşmıştı. Güney Kore’li yönetmenler ne zaman ‘’ Kuzey Güney kardeştir ayıranlar kalleştir’’ minvalinde bir kelam etse bir yerlerden ırkçı sesler yükseliyor ne de olsa.


Kuzey ve Güney hattı arasında oluşturulan ve Amerika gözetiminde olan Birleşik Güvenlik Bölgesi’nde Kuzeylilerin ağırlıkta olduğu bir grup asker öldürülünce tarafsız bir komite toplanır. Çatışmada hayatta kalan Kuzeyli komutan Kyeong-pil (Kang-ho Song) ve Güneyli Lee Soo-hyeok (Byung-hun Lee) tutarsız ifadeler verince Sophie Jean (Yeong-ae Lee) adlı gözetmen, bu olayda başka bir iş olduğu sezer ve askerleri titizlikle sorgulamaya devam eder. Olay kimsenin anlayamayacağı türden bir gurur savaşına dönüşmüştür.


Filmin oldukça etkileyici bir seyir izlediğini belirterek başlayayım. Büyük merak uyandıran bir olayı iki taraftan da değişik bir biçimde duyuyoruz. Sonlara doğru izleyiciyi gerçekle buluşturan yönetmen ve senaristler bunu oldukça insani ve sade bir nedene bağlayıp izleyiciyi müthiş bir zenginliğe boğuyor. İyi bir romanın ilk sayfalarında bazı olayların hızla geçişi bizi ortama hazırlar, fakat biz olayı anlayamadığımızı düşünürüz. İşte bu filmde de buna benzer bir bütünlük kaygısı var ve işlerliği mükemmel.



Filmin kilit oyuncusu Kang-ho Song benim Güney Kore sinemasında kesinlikle baş tacım. Oyuncu kalitesini gözetiyorum derken biraz da bundan bahsetmiştim. Kesinlikle Kang-ho Song’un oynadığı her filmi izlemeye çalışın. Güney Kore’yi bir tarafa bırakıp yaşayan en büyük aktörlerden biri olduğunu söylemek isterim. Chan-Wook Park filmlerinde gerilimin bir ritmi var, zira izleyiciyi gerilime boğup sanatını geri plana atmamak gibi bir kaygıyla oldukça başarılı filmler yaratıyor. Güney Kore’li meslektaşlarından ayrılan Chan-Wook Park, her tür karmaşık ve uç durumda insani ve basit yanları gösteriyor. Birleşik Güvenlik Bölgesi, Chan-Wook Park sinemasının özel bir örneği ve mutlaka izlenmesi gereken büyük bir film.

Filmin Fragmanı