Bir zamanlar Brooklyn'de
Hollywood, gündemine taciz skandallarını almadan önce, siyahi oyuncuların geri plana itilmesini tartışıyordu. Söylenen o ki, ne kadar yetenekli olursa olsun siyahi oyuncular için rol yaratılmıyor, siyahlar, beyazlar kadar kaliteli yapımlarda başrol oynayamıyordu. Irkçılığın başka bir boyutu, sıradanlaşmış ırkçılıktı bu düpedüz. Hal böyle olunca filmlerine baktığım yönetmenlere bir Spike Lee eklemenin zamanı gelmişti. Amerika'da siyahi hareketin sinemadaki öncüsü ve en önemli ismi diyebileceğimiz Spike Lee'nin ilk önemli filmi Doğruyu Seç, Brooklyn'de sıradan ırkçılığın komediyle harmanlanan eleştirisi olarak okunabilir. (Bu arada Afro-amerikan demek yerine doğrudan çeviriyle siyah diyeceğim. )
Oğulları Pino (John Turturro) ve Vito'yla (Richard Edson) birlikte Brookyln'deki siyah mahallesinde pizzacı dükkanı işleten Sal (Danny Aiello), gerçek bir İtalyan kökenli Amerikan fanatiğidir. Al Pacino'dan, Sinatra'ya bütün İtalya kökenli Amerikalı ünlülerin fotoğraflarını dükkanına asan Sal, tüm ısrarlara rağmen siyahların fotoğraflarına yer vermez. Yanında çalışan Mookie (Spike Lee) de dahil olmak üzere bütün siyahiler sonunda bu durumu boykot etmeye başlar ve protestolar sırasında Radio Raheem (Bill Nunn) , polis tarafından öldürülür.
Spike Lee'nin başlangıç dönemini ben de henüz izleyebiliyorum. Merak edip yaptığım ön okumalarda popülist bir söylemi aşamadığını sıkça okudum. Kabul ediyorum ve anlaşılır buluyorum bu tür eleştirileri, fakat buradan bakıldığında Amerikalı siyahların protest tavırlarının sınıfsal değil de kökencilik üzerine değerlendirilmesi gerektiğini ıskalayabiliriz. Spike Lee, tabiri caizse siyahlara gaz veren filmler çekiyor bu anlamda. Ağlak ya da ezik olmama kaygısıyla kararsızlık ve tuhaf bir protest tablo çizdiğini söylemem gerekiyor. Bu söylediklerimi elbette bu filmi baz alarak söylüyorum. Renkleri ve karakterleri kullanma biçimi mükemmele yakın olan Spike Lee sinemasında ilerledikçe bakalım neler göreceğiz.
Filmin Fragmanı