Malzemesi bol resital
En son Kafka’nın Dönüşüm’ünün Sinek filmini anlamak için iyi
bir atıf olabileceğini söylemiştim. Her ne kadar bu tür benzetmeleri haksızlık
ve küstahlık olarak değerlendirsem de bu batağa saplanmadan meramımı anlatamayacağım. Ölü
İkizler üzerinden başka bir batağa saplanma niyetinde olsaydım kesinlikle
Dostoyevski’nin Öteki romanını kullanırdım. Gerçi filmde bir gerçek ikizlik
mevzusu var ama aralarındaki ilişkinin şizofren ve birbirlerine karşı kılıç
kuşanan tarafı da oldukça güçlü.
Film için öncelikle Robert De Niro düşünülmüş ama malum,
kendisi film seçimi konusunda epey hassas. İyi ki de hassas, zira Jeremy Irons’ın, başka hiçbir aktörde bulunmayan
zarif psikopatlığı bu filmi bir tık yukarıya taşımaya yetiyor. Aslında James Woods’u değerlendirme dışı
tuttuğumuzda Cronenberg ilk kez bu kadar büyük bir oyuncuyla çalışmış oluyor ve
sanırım diğer oyuncuları kontrol edecek zamanı bu sayede bulabilmiş oluyor. İlk kez
bir Cronenberg filminde tüm oyuncular üzerinde, özellikle yardımcı
oyuncular üzerinde net bir hakimiyet görüyoruz.
Oldukça başarılı geçen bir okul hayatının ardından tıp
fakültesinden mezun olan Beverly ve Elliot Mantle kardeşler (Jeremy Irons)
jinekoloji branşında devrim yaratacak yeniliklere imza atarlar. Yarattıkları
şöhret ünlü oyuncu Claire’i (Geneviéve Bujold) de onlara çeker. Üç Rahim ağzına sahip Claire’in bu
olağan dışı yapısı Beverly’i büyüler. Hassas ruhlu Beverly, Claire’den kopamaz
ve yaşadığı ağır depresyonun sonunda yaşamı hakkında bir karar verir.
Cronenberg’in imzası niteliğinde olan mekan doğallığı, en
fantastik olay örgüsünü bile mümkün kılması bakımından önemliydi. Sık sık bunu
vurgulamamın sebebi bu. Ölü İkizler epey zor bir film. Ancak o doğallık sayesinde
birçok engel aşılmış oluyor. Yine felsefi ve ahlaki kodları kılıç gibi kuşanmış
bir Cronenberg filmi ve Jeremy Irons resitaliyle izleyici için büyük bir şans.
Filmin Fragmanı