Prostatlı seçmenler ve yorgun demokratlar
Ercan Kesal'ın 2015 yılında çıkan Nasipse Adayız adlı kitabı, bizzat yaşanmış kara komik bir hikayenin resmini çizer. Okmeydanı'nda özel bir hastahanenin sahibi de olan Kesal, 2000'li yılların başında Cumhuriyet Halk Partisi'nin Beyoğlu Belediye Başkan Aday Adayı olur. Adaylığı yılan hikayesine dönen Kesal, 2008 yılında Nuri Bilge Ceylan'ın Üç Maymun filminin senaryosunda da kendisini gösterir ve orada yine bir aday adayı portresi çizer. Ercan Kesal, Üç Maymun'da, siyasi ikbâli için bir aileyi darmadağın etmekten çekinmeyen bir milletvekili adayıdır. Hikaye bununla kalmaz. 2011 yılında yine bir Nuri Bilge Ceylan filmi olan Bir Zamanlar Anadolu'da filminde, taşradaki bir doktorluk anısını kaleme alıp enfes bir senaryo yaratır. Burada oynadığı karakter yine seçimlerden ve köylünün dertlerinden yakınan bir muhtar temsilidir. Anlaşılan o ki Ercan Kesal, 2000'li yılların başında yaşadığı bu kirli seçim deneyimini bir şekilde kendisine dert etmiş ve zehrini akıtana kadar yazmış çizmiş. 2020 yılında tamamlanan filmde bu kez yönetmen koltuğunda Ercan Kesal oturuyor. Film, hem Adana Altın Koza Film Festivali'nde hem de Siyad töreninde en iyi film ödülünü kazandı. İstanbul Uluslararası Film Festivali'nden en iyi yönetmen ödülünü de ekleyerek büyük bir beklenti yarattı, fakat pandemi koşulları sebebiyle Netflix'te gösterime girmek zorunda kalan filmlere dahil oldu.
Nasipse Adayız, fragmanında filmin omurgası ve kimliği hakkında yeterli ipucunu veren filmlerden. En azından esintinin Rumen Yeni Dalgası'ndan kaynaklı olduğunu birçok sinemasever anlamıştı. Rumen görüntü yönetmeni Barbu Balasoiu ve Kesal'ın hem gerçek hem de film icabı eşi olan Nazan Kesal'ın sevgilisi rolündeki Rumen karakter vasıtasıyla adrese teslim bir referans sunmuş oluyor zaten. Görüntü yönetimi ve reji oldukça başarılı olsa da filmin tekdüze temposunu zinde tutan ana gücün kurgu olduğunu belirtmek isterim. Eski bir kurgucu olarak Ali Aga'nın müthiş bir ders verdiğini söylemem gerekir. Nasipse Adayız, 105 dakikalık süresiyle yer yer yavanlaşıp seyirciyi yoran bir film. Her ne kadar deneyimli bir sinemacı olsa da ilk filmini çeken her yönetmen gibi ''fazla olsun eksik olmasın'' kaygısını güdüp sahnelerle vedalaşamadığı muhakkak. Ercan Kesal, hem doktor olmasından hem de edebiyat ve sinemayla iç içe olmasından kaynaklı olarak insan doğasına çok hakim. Gücün yozlaştırıcılığını temsil ederken kullandığı bir sahne var ki başlı başına ustalık eseri. Bir düğün salonunda başkanı beklediği sırada genç bir kızla bir odaya girdiği ve kızla baş başa kalmanın ve gücün verdiği özgüveni kötüye kullanıp kullanmama kararsızlığına düştüğü sahneden bahsediyorum. İnsanın kötücül olmaya her daim hazır tarafını bundan daha iyi simgeleyen pek az sahne vardır Türk sinemasında. Filmin bütününde çok iyi oynayan Kesal bu sahnede özel bir gerçekçilikle oynuyor. Nasipse Adayız, taşra eserinde boğulan sinemamızı başka karasularına çeker mi bilinmez, ama bambaşka bir tür denemesi bile büyük iş. Ayrıca taşra sosyolojisini Okmeydanı, dernekler, memleketler üzerinden kentli bir bakışla anlatması cabası.
Ercan Kesal, senaryoda CHP'den bahsetmiyor, ortalama bir kitle partisi alegorisi çiziyor. İşte Cehape zihniyeti demese de, Kesal'ın deneyimini bilmiyor olsak da bu partinin Chp olduğunu anlayabilirdik. Bu kadar keskin ayrıntılar ancak zehir edilmiş bir seçim deneyiminden hatıra kalabilirdi. Egemen sağ partilerde bu gibi aday adaylığı tiyatroları yerine başka bir tepeden inmecilik olduğu için sağdan böyle anılar izlememiz biraz güç olurdu. Nasipse Adayız'ın tekrara düştüğünü ifade etmiştim. Bu durumdan kaynaklı olarak filmin ilk yarısıyla ikinci yarısı arasında anlatı farklılığı oluşması, dramatik olarak değişime gidilmesi gibi bir durum var. Bu anlamda kara mizahtan drama evrilen ama sonra esprilerine karşılık bulamayan, yani bir daha mizah tonunu yakalayamayan bir yapıdan söz edebiliriz. Ancak belirttiğim gibi Kentteki taşra ve siyasetteki acziyet, umursamazlık, cehalet ve çıkarcılık temaları için düşünülen doku son derece etkili kulanıldığı için eksiklerini örtebilen bir film Nasipse Adayız. Ercan Kesal'ı oyunculuğu için ayrıca tebrik ediyor ve kendisinden bir sinemasever olarak özellikle kısa filmler bekliyorum. Kendisinin kısa yazıları ve özellikle Radikal'de bir vakitler kaleme aldığı anekdotları arasında kısa film olayı hak eden muhteşem öyküler vardı.